MUHTARLIK NEDEN HAFİFE ALINIYOR, MUHTARLIK KALDIRILSIN MI, MUHTAR OLMAZSA NE OLUR?
15 Aralık 2025, Pazartesi 13:44Muhtarlık, bu ülkede en çok bilinen ama en az ciddiye alınan makamların başında geliyor. Herkes muhtarlığı tanıyor, herkes muhtarla muhatap oluyor ama iş sorumluluğa, yetkiye ve emeğe gelince konu nedense küçümseniyor. Oysa muhtarlık, devletle vatandaş arasındaki en ince ve en hayati köprüdür.
Bir muhtarın masası yalnızca evrak dolu değildir; dert, talep, kavga, barış, umut ve çaresizlik de o masanın üzerindedir. Sabah kapıyı çalan başka bir sorundur, akşam arayan başka. Yol ister, su ister, sosyal yardım ister, defin ister, imza ister. Ama çoğu zaman muhtarın elinde yetki değil, sadece takip gücü vardır. Buna rağmen vatandaş ilk olarak muhtara gelir. Çünkü muhtar ulaşılabilirdir.
Muhtarlığın hafife alınmasının bir nedeni, makamın sessiz çalışmasıdır. Gösterişi yoktur, kürsüsü yoktur, koruması yoktur, 24 saat mesaisi
vardır, mesai içerisinde yaptığı tüm harcama ve giderlerinin ödeneği yoktur.! Cebinden harcar, yapılan işlerin çoğu görünmez. Sorun çözülür, kimse hatırlamaz; çözülmezse sorumlu muhtar olur. Bu da muhtarlığı kolay bir iş gibi gösterir. Oysa sahada olan bilir: Kolay olan hiçbir şey yoktur.
Son yıllarda bir başka tartışma daha sık dillendirilmeye başlandı. “Muhtarlık kaldırılsın”, “Muhtarlara ödenen maaş devlet bütçesine yük” deniliyor. Kâğıt üzerinde bakıldığında bu söylem kulağa mantıklı gelebilir. Ama sahaya indiğinizde tablo tamamen değişir. Çünkü bir muhtar yalnızca bir kişi değildir. Bir muhtar, ailesiyle birlikte en az beş kişilik bir hayat demektir. O evde yanan ışık, kaynayan tencere, okula giden çocuk demektir. Muhtarlık maaşı bir lüks değil, bir geçim kapısıdır.
Peki muhtar olmasa ne olur? Bu soruyu soranlar, cevabını çoğu zaman düşünmez. Muhtar olmazsa vatandaş doğrudan kime gidecek? Kaymakama mı, belediyeye mi, valiliğe mi? Kapısı herkese açık olan, telefonu gece gündüz çalan, sahayı bilen o ilk temas noktası ortadan kalkarsa devletle vatandaş arasındaki mesafe daha da açılır. Bürokrasi artar, çözüm yavaşlar, sorun büyür.
Muhtar, kriz anında hatırlanır. Afet olur, yangın olur, ölüm olur, ilk aranan yine muhtardır. Çünkü sahayı bilen odur. Kim nerede yaşıyor, kimin neye ihtiyacı var, kim kimsesiz, kim hasta… Bu bilgiler hiçbir resmi tabloda yazmaz. Bu bilgi ancak muhtarın hafızasında vardır.
Muhtarlık hafife alınıyor çünkü sistem, en yakındaki temsilciyi güçlendirmek yerine maliyet kalemi olarak görmeyi tercih ediyor. Oysa güçlü bir muhtarlık, güçlü bir mahalle ve köy demektir. Güçlü mahalle ve köy ise güçlü devletin temelidir.
Belki de artık şu soruyu sormak gerekiyor: Muhtarlık mı gereksiz, yoksa biz mi en yakınımızdaki emeği görmezden geliyoruz? Muhtarlığı kaldırarak değil, muhtarı güçlendirerek tasarruf sağlanır. Aksi halde kaybedilen yalnızca bir makam değil, vatandaşla devlet arasındaki en sağlam bağ olur.


Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum