PAPA’NIN ŞİFRESİ
01 Aralık 2025, Pazartesi 10:39Türkiye’ye Papa geldiğinde, her zamanki gibi toplumun bir kesimi refleks hâlinde eleştiri oklarını fırlattı. Ne ziyaretin içeriği konuşuldu, ne verilen mesajlar değerlendirildi, ne de bu tür temasların ülkeye diplomatik, kültürel veya insani açıdan ne getirebileceği tartışıldı. Bir anda “gereksiz bir gürültü” yükseldi ve çoğu kişi aslında kendi içinde taşıdığı önyargıları kusmakla meşgul oldu.
Bu ülkede farklı inançlara, kültürlere, görüşlere tahammülümüz olduğunu söyleriz ama konu pratikte sınandığında aceleyle gardımızı kaldırıyoruz. Oysa Papa’nın gelişi ne bu ülkenin inancını zayıflatır, ne değerlerini değiştirir, ne de kimsenin hayatına doğrudan müdahale eder. Bu topraklar binlerce yıldır nice farklı medeniyetin ayak izini taşıyor; bir ziyaret ile sarsılacak kadar zayıf köklerimiz yok.
Eleştirenlerin ortak noktası, meseleyi büyük bir tehdit gibi göstermeleri. Oysa asıl tehdit, içine kapalı bir toplum hâline gelmek, dünyayı anlamadan kendi kabuğunda öfkelenmek, her farklı sesi “zarar” olarak görmek. Güçlü toplumlar, kendine güvenen milletler böyle davranmaz. Onlar misafirin kim olduğuna bakmaksızın nezaketi korur, diyaloğu önemser, dünyaya kapılarını kapatmaz.
Papa’nın ziyaretinde gözden kaçırılan en önemli şey, Türkiye’nin bölgesindeki barış, adalet ve insani yardım konularındaki rolünün yeniden hatırlatılmış olmasıdır. Bu topraklar yalnızca kendi coğrafyasına değil, tüm dünyaya karşı sorumluluğu olan bir ülke. Böylesi temaslar diplomasinin de, kültürel yumuşak gücün de bir parçasıdır. Bugün eleştirdiklerini zannedenler, aslında ülkenin medeniyet duruşuna zarar veriyor.
Belki de artık şunu fark etmemiz gerekiyor: Bir ülke, büyük devlet olmak istiyorsa önce kendi özgüvenini güçlendirmeli. Misafire gösterilen saygı, kendi değerlerimizin sağlamlığından gelir. Farklı inançlarla kurulan temaslar, bizi zayıflatmaz; aksine dünyaya karşı duruşumuzu olgunlaştırır.
Asıl mesele Papa’nın kim olduğu değil; bizim nasıl bir toplum olmak istediğimizdir. Kendi değerlerinin arkasında durabilen, farklılıklara tahammül edebilen, devlet geleneğinin gereğini yerine getiren bir Türkiye mi? Yoksa her uluslararası teması tartışmaya boğan, önyargılarından beslenen bir Türkiye mi?
Papa’nın ziyaretinde eleştiriler patladı ama asıl tartışmamız gereken nokta bu değil. Biz, dünyayı anlamaya çalışan, özgüvenli ve medeniyetine inanan bir toplum olmayı ne kadar istiyoruz?
Bu soruya vereceğimiz cevap, bir ziyaretin çok ötesinde…
Bu ülkenin geleceğini belirleyecek nitelikte.


Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum