EĞİTİMDE ÇELİŞKİLER VE UMUTLAR
08 Eylül 2025, Pazartesi 13:26540 Saatle Öğretmen mi Olunur?
Yeni bir eğitim-öğretim yılına daha adım atıyoruz. 2025–2026 ders zili çaldı, fakat sorunlarımız eski. Belki de daha da büyüyerek karşımızda duruyor.
Öğretmenlik… Yüzyıllardır toplumların geleceğini şekillendiren, en kutsal mesleklerden biri. Ancak bizde öğretmenlik, hâlâ “hangi yoldan olursa olsun” yapılabilecek bir meslek gibi algılanıyor. 4 yıl eğitim fakültesinde dirsek çürütmüş gençler, yıllarca “öğretmenlik bilinci” ile yetiştiriliyor. Ama bir de başka bir yol var: herhangi bir fakülteden mezun olup 540 saatlik formasyonla öğretmen sıfatı kazanmak. Peki bu adil mi? Bilimsel mi? Etik mi?
Eğitim sistemi, yamalı bohça gibi… Bir tarafta atama bekleyen binlerce eğitim fakültesi mezunu, diğer tarafta formasyonla “öğretmenliğe eklemlenenler.” Bu çelişki, öğretmenlik mesleğinin itibarına da gölge düşürüyor.
Ama mesele sadece öğretmen yetiştirme değil. Müfredat sürekli değişiyor. Her yıl yeni bir sistem, yeni bir kitap, yeni bir ölçme yöntemi… Deneme tahtasına dönen bir kuşak çocuk… Bugün öğrettiğimiz bilgiyi yarın kendimiz inkâr ediyoruz.
Sınıflara bakalım: Bir yanda 60 kişilik kalabalıklar, nefes almaya yer olmayan derslikler. Diğer yanda VIP sınıflar, özel okullarda ayrıcalıklı eğitimler. Adalet nerde? Fırsat eşitliği nerde?
Ücretli ve görevlendirme öğretmenler… Emekleri var, gayretleri var ama sistem onları da yarım yamalak çözümler üretmeye mahkûm ediyor. Servis ve kantin sorunları cabası… Kaynak kitap kargaşasını hiç saymıyorum bile.
İdareciliğe gelince… Kimi zaman işin mutfağından geçmeyen, sadece “memuriyetten” öğrenen yöneticilerle eğitim çarkı dönmeye çalışıyor.
Kısacası yeni eğitim-öğretim yılına “hoş geldin” derken, biz aslında eski dertlerle boğuşuyoruz. 540 saatle öğretmen yetiştirilen, müfredatı sürekli değişen, adaletsiz sınıf ortamlarında çocuklarımızı geleceğe hazırlamaya çalışıyoruz.
Ama bütün bu tabloya rağmen umudumuzu kaybetmemeliyiz. Çünkü eğitim, günü kurtarmak değil, geleceği inşa etmektir. Öğretmenlik, geçici formüllerle değil, köklü bir vizyonla yapılmalı. Ve biz biliyoruz ki bu ülkenin öğretmenleri, hangi şartlarda olursa olsun fedakârlıkla görevini yapmayı sürdürüyor.
Evet, eksiklerimiz var. Evet, sorunlarımız ağır. Ama çözüm, yine bu ülkenin içinden çıkacak. Yeter ki eğitimi günübirlik politikaların oyuncağı olmaktan çıkaralım, çocuklarımız için uzun vadeli, kalıcı adımlar atalım.
Çünkü unutmayalım: Eğitimde yapılan her hata, yarın karşımıza bir toplum gerçeği olarak dikilir. Fakat eğitimde atılan her doğru adım, geleceğe umut, yarınlara ışık olur.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum