Elazığ
04 Kasım, 2025, Salı
  • DOLAR
    38.25
  • EURO
    43.83
  • ALTIN
    4076.8
  • BIST
    9.317
  • BTC
    85102.848$

BAL YEMEYİN SÖZÜN TESİRİ, HALİN DÜRÜSTÜLÜĞÜNDE SAKLIDIR

03 Kasım 2025, Pazartesi 08:12

Babamın vefatından yıllar geçti ama bazı cümleleri kulağımda küpedir.
Oğlum, bal yemeyin...
Bir nasihat gibi değil, bir hikmet gibi söylemişti bunu. Anlatmıştı:

Zamanın âlimlerinden birine çok bal yiyen, sürekli rahatsızlanan bir çocuk getirilir.

Ailesi, hocadan dua etmesini ister ama âlim, hiçbir şey yapmaz.
Kırk gün sonra getirin,” der.
Merakla beklerler. Kırk gün sonra çocuk tekrar getirilir. Âlim, çocuğun sırtını sıvazlar:
“Evladım, bal yeme,” der.
Ailesi şaşırır:
“Hocam, bunu kırk gün önce de söyleyebilirdiniz. Neden beklediniz?”
Âlim gülümser:
Kırk gün önce ben de bal yiyordum. Ben bal yerken, ‘bal yeme’ desem sözüm tesir etmezdi. Kırk gün bal yemeyi bıraktım ki, söylediğim sözüm kalbe değsin.”

Bu hikâyede yalnızca bir “bal” değil, bir ahlâk eğitimi modeli gizli. Bugünün en eksik malzemesi belki de tam da bu:

 Tesirli sözün kaynağı olan tutarlı davranış.

Türk büyüklerinin eğitim ve öğretime dair asırlar öncesinden bugüne yankılanan sözleri de bu gerçeği doğrular nitelikte.

Mevlânâ'nın "Dün akıllı birisiydim ve dünyanın değişmesini diledim fakat bugünse bilge biriyim, kendimi değiştirdim" sözü, değişimin öncelikle bireyin kendisinden başlaması gerektiğini işaret eder.

Milli Maarif Modeli gibi eğitim sistemimizi kökten değiştirmeyi hedefleyen her çaba, şüphesiz takdire şayan bir gayretin ürünüdür. Program, öğrencilerin 'akıl, kalp ve ruh bütünlüğü' içinde yetiştirilmesini hedeflerken, 'millî ve manevî değerleri merkeze almaktadır. Ancak burada kritik bir soru ortaya çıkar: Hangi modeli getirirsek getirelim, en doğru ve en 'erdemli insan' profilini çizersek çizelim, bu değerleri çocuklara aktaracak olan öğretmenler, ebeveynler ve toplumun diğer büyükleri kendi hayatlarında ne kadar "bal yememeyi" başarabiliyor?

Atatürk'ün "Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir" ve "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözleri, öğretmene verilen kutsal rolü ve eğitimin temelinin bilim olması gerektiğini belirtirken; yeni model üzerine yapılan eleştirilerde "öğretmenlere yine 'alın bunu aktarın, eleştirmeyin' deniyor" ya da "programın kitaplara nasıl yansıdığını yakında göreceğiz" gibi ifadelerin yer alması, endişeleri beraberinde getiriyor.

 Çünkü en sadeleştirilmiş, en beceri odaklı müfredat bile, onu içselleştirmemiş ve hayatına yansıtmamış bir öğretmenin elinde sadece bir kağıt yığınıdır.

Unutmayalım ki, çocuklarımız bizim anlattıklarımızdan ziyade yaptıklarımızı taklit eder. Bir ebeveyn ya da öğretmen, dürüstlükten, vicdandan, çalışkanlıktan bahsederken kendi hayatında bunların tam tersi bir davranış sergiliyorsa, o sözün bal yiyen alimin nasihatinden farkı kalmayacaktır; tesirsiz ve boşa sarf edilmiş bir nefes olacaktır.

"Kıssadan hisse yediğinize içtiğinize hal ve hareketinize dikkat edin." İşte bu, eğitim sisteminin gizli anayasasıdır.

Maarif modelinin başarısı, kâğıt üzerindeki mükemmellikte değil, o modeli yaşayacak, içindeki erdemi kendi karakteriyle bütünleştirecek olan eğitim kadrosunun ve genel olarak toplumun "bal yeme" alışkanlığından ne ölçüde vazgeçtiğinde gizlidir.

Bu nedenle, en doğru model, en isabetli müfredat, biz büyükler için sadece bir araçtır.

 Asıl marifet, o araçları kullanacak olan kişinin bizzat kendisinin, nasihat verdiği konuda "temiz" olmasıdır.

Ya bal yemeyin; yani söylediklerinizle yaptıklarınız çelişmesin.

Ya da bal yememeyi tavsiye etmeyin; yani örnek olamayacaksanız nasihat vererek sözünüzü ve değerinizi yitirmeyin.

SÖZÜN ÖZÜ HİÇBİR SİSTEM ÖĞRETMENİN KALİTESİNİN ÖNÜNE GEÇEMEZ

Yetiştirdiğimiz neslin rehberi, daima bizim halimiz olacaktır.

Kalın sağlıcakla.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum